12 Kasım 2015 Perşembe

İridotomi


İridotomi, irise (gözün renkli kısmı) lazerle delik açma işlemidir. Bu işlem neden yapılır? Gözün arka tarafında bulunan göz içi sıvısının, ön tarafa geçip gözden dışarı tahliye edilmesi gerekir. Glokom hastalığının tipine göre, bu göz içi sıvısı ön tarafa geçemeyip gözün üzerinde birikir ve göz sinirleri üzerinde baskı oluşturur. Bu durum, göz tansiyonunun yükselmesine sebep olur. İridotomi denen işlemle, gözün ön tarafından arka tarafına bir delik (kanal) açılır ve göz içi sıvısının buradan tahliye edilmesi amaçlanır.



İridotomi riskli midir, riskleri nelerdir?
Tıp için konuşacak olursak, yuttuğunuz basit bir aspirin bile çeşitli riskler taşır. Kullandığımız göz damlalarının da riski vardır. Hatta gündelik hayatımızda yediğimiz bir elma bile risk taşır. Doğal olarak göze yapılacak bir dış müdahalenin hiç risk taşımaması söz konusu olamaz. Bu riskler; operasyon sırasında veya sonrasında olabileceği gibi, kalıcı körlük de olabilir. Tabii bu sizi korkutmasın. İridotomi işlemi, çoğunlukla sorunsuz bir şekilde yapılıyor. Bahsettiğim risklerin gerçekleşme oranı, dünya genelinde de Türkiye’de de çok çok düşük. Ben bu işlemi yaptırmadan önce, bu riskler konusunda epeyce çekinceliydim ve eczacı bir arkadaşımın da beni yanlış yönlendirmesi sonucu, yaklaşık iki sene kaçtım. O dönem ben de hastalığıma dair yeterli bilgiye sahip değildim, bunun da etkisi oldu. Sonradan yaptığım araştırmalar ve hekimimle konuşmalarım gösterdi ki, iridotomiye dair sayılan riskler, milyonda bir bile olsa gerçekleşme olasılığı bulunduğundan, istatistiki bilgi olarak sıralanır ve hastayla da paylaşılırmış. Yani evet, iridotominin de elbette riski var ama korkmayı gerektirmeyecek oranda düşük. Şöyle söyleyeyim; ben sağ gözümde sorun yaşıyor olmama rağmen, ileride herhangi bir sorun olmaması açısından tedbir amaçlı sol gözüme de gönül rahatlığıyla bu işlemi yaptırdım.

Nasıl oluyor, nelere dikkat etmek gerekir?
İridotmiye geçmeden önce göze bir damla damlatılır. Bu damla, göz bebeğinin küçülmesini sağlar. Damlanın etkisinin görülmesi için bir süre beklenir. Sonra iridotomi odasına geçilir. Gözü uyuşturmak için bir damla daha damlatılır. Daha sonra gözün içine, lens gibi bir alet yerleştirilir. Gözünüz uyuşturulmuş olduğu için, herhangi bir acı hissetmezsiniz, hiç korkmayın. Tıpkı tansiyon ölçümü yapan veya göz muayenesi yapan cihazlar gibi bir cihazla yapılır iridotomi. Aynen tansiyon ölçümünde olduğu gibi çenenizi ve alnınızı cihaza yerleştirirsiniz. Cihazın diğer tarafında oturan hekiminiz size aşağı, yukarı, sağa, sola bakmanızı söyler. Daha sonra bir noktada sabitlersiniz gözünüzü. İşlem başladığında, yani o lazer gözünüze ilk vurduğu anda, “tak” diye bir ses duyarsınız, hatta gözünüze vurulduğunu hissedersiniz. Sakın korkmayın. Parmağınızla elinize vurduğunuzda aldığınız çarpma hissi gibi bir şeydir o. Bu ikisine hazırlıklı olduğunuzda, canınızın hiç yanmayacağını, acı duymayacağınızı göreceksiniz.

İşlem, 15-20 dk kadar sürüyor. Bittiğinde, aşırı yüksek miktarda ışığa maruz kaldığınız için bir süre görmekte zorlanabilirsiniz. Bende böyle olmuştu örneğin ama bir başkası herhangi bir görme sorunu yaşamadığını söylemişti. Bu da kişiden kişiye değişiklik gösterebiliyor yani. Bir saat kadar sonra tekrar tansiyonunuz ölçülür. Eğer tansiyon normalse, hastaneden/muayenehaneden çıkıp gidersiniz. Gündelik yaşamınıza olumsuz bir etkisi olmaz. Bende görüntünün normale dönmesi, birkaç saati bulmuştu. Hatta bir süre sepya tonunda görüyordum etrafı. Bu da herkeste olan bir durum değil.

Hekiminiz size bir damla verecek iridotomi sonrası. Bu damla, gözün enfeksiyon kapmasını önlemeye yarıyor. Damlanızı aksatmadan kullanın. Benim kullandığım damla üçüncü günde görme sorununa neden olduğu için kesmek zorunda kaldık. Bunun sonucunda da gözüm enfeksiyon kaptı. Şikayetimi anlattığım asistan hekim, gözün mikrop kapmış olabileceğini söylediği halde herhangi bir tedavi uygulamayınca, o enfeksiyon diğer gözüme de sıçradı. Şikayetim üzerine tekrar hastaneye gittiğimde durum fark edildi ve bu kez enfeksiyon giderici bazı damlalar verildi. Yaklaşık 15 gün kadar sonra enfeksiyondan kurtulabildim.

Kesin çözüm müdür, tansiyon yükselmesi son bulur mu?
Daha önceki yazılarımda da söylediğim gibi, tıpta hiçbir şeyin kesinliği yoktur. Yapılan her türlü işlem, kullanılan her türlü ilaçlar, tamamen kişiye özel sonuçlar verir. İstatistikler, dar açılı glokomda iridotominin başarı oranının yüksek olduğunu gösteriyor. Eğer şanslıysanız, iridotomi sonrası tansiyonunuz dengelenmeye başlar. Olumlu sonuç verememesi de mümkün elbette; tıpkı bende olduğu gibi.

İridotomi yapıldıktan 48 saat kadar sonra, yine çok aşırı yükselmiş bir tansiyonla gittim hastaneye. Öncesinde Diazomid adlı hapı kullanıyordum. İridotominin ardından kesmiştik hap kullanımını. Tansiyonun yükseldiğini gören hekimim, “Keşke birden kesmeseydik” diyerek, Diazomid’e yine devam etmemi, ancak azaltarak kesmemi istedi. Öyle yaptım. Bir süre iyi giden tansiyonum, bir ay kadar sonra yine 50-60 gibi değerlere fırladı. Bunun nedeni, işlemin bir işe yaramaması veya hekim hatası değil, tamamen benim gözümün anatomik yapısıyla ilgili. Nitekim birkaç ay sonra ALPİ  (Argon Laser Periferal İridoplasti) denen bir başka lazer operasyon yapılacaktı. O bile işe yaramadı, cerrahi operasyon gerekebileceğini söyledi hekimim.

Kendi yaşadığımı, bir deneyimi aktarmak için paylaştım sizlerle. Yani iridotomi de, tıpkı diğer tedavilerde olduğu gibi bir hastada son derece olumlu sonuç verebiliyorken, bir başka hastada hiçbir işe yaramayabiliyor. İridotomi yaptırdıktan sonra göz tansiyonu hiç yükselmemiş hastalarla tanıştım. Bende olduğu gibi bir işe yaramadığını söyleyen de bir hasta oldu.

Eğer doktorunuz iridotomi yapılması gerektiğini söylemişse, hiç korkmadan ve çekinmeden yaptırın. Aksi durum, sizin için daha kötü sonuçlar doğurabilir.


6 Kasım 2015 Cuma

Glokom Tedavisine Başlarken

Hastalığımızı öğrendik, az çok genel hatlarıyla tanıdık, hastane veya doktor seçimini yaptık, tedavi sürecine başlayacağız. Bu yazıda size “şunları, şunları, şunları yaşayacaksınız” gibi bir bilgi yerine öncelikli olarak bilmeniz gerekenler, yanlış bilinenler, doktor-hasta ilişkisinde bilinmesinde yarar olacak noktalar üzerinde duracağım.

Öncelikle en sık yapılan hatalardan başlayayım. Salt glokom için değil, tüm hastalıklarda düşülen en temel yanılgılardan biri, hastalığa dair araştırma yaparken internetteki abuk subuk tüm forum siteleri dâhil her türlü bilgiyi doğru kabul etmektir. Cem Yılmaz’ın bir oyununda da hicvettiği gibi, “Aynısı kaynımda var” diyerek hastalığa dair bilgi verip öneride bulunan hemen herkese kulak veriyor, onu uygulamaya çalışıyoruz. Bunun neden yanlış olduğunu anlamak için tıp bilimini tanıyalım biraz.

Hekimlerin sıklıkla kullandığı bir söz vardır: “Hastalık yoktur, hasta vardır.” Yani tıp bilimi, bir mühendislik gibi çözüm için kesin formülleri bulunan, ezberlenmiş formüllerle çözüm üretebilen bir bilim değil. Çünkü hastalık, her bünyeye veya hastalığın biçimine göre değişiklik gösteren bir şey. Hastanın yaşı, cinsiyeti, boyu, kilosu, vücut yapısı, daha önce geçirdiği hastalıklar, genetik faktörler, kan grubu, alerjik tepkileri ve daha sayamayacağım yığınla etmen, hastalığın seyrini kişiye özel kılar. Dolayısıyla bir hastalık A kişisinde farklı bir seyir izler, B kişisinde farklı. Örneğin glokomun bile tek bir çeşidi yokken (açık açılı, kapalı açılı vs gibi), aynı çeşit glokom bile her hastada farklı etkiler yapar ve tedavisi tamamen o hastaya özeldir.

Tıp biliminin kesin formüllerle çözüm üretmediğini söyledik. Peki nasıl üretiyor çözümü? Genellikle deneme – yanılma yöntemiyle. Şöyle açalım: Bir hastalık için birden fazla tedavi şekli vardır. Yine ana konumuz glokom üzerinden örnekleyeyim; glokom tedavisinde ilaç, lazer operasyon ve cerrahi müdahale seçenekleri olduğunu yazmıştım daha önce. Bu ilaç tedavisi bile kişiden kişiye göre değişebiliyor. Bir hastada olumlu sonuç veren bir ilaç, başka bir hastada işe yaramayabiliyor örneğin. Hekimler, bir hastalığı teşhis ettikten sonra öncelikle en sık olumlu yanıt veren tedavi yöntemini denerler hasta üzerinde. Sizi kısa bir zaman kontrole çağırmalarının sebebi de budur; denenen tedavi yönteminin işe yarayıp yaramadığını görmek. Eğer istenen sonuç alınmışsa, o tedaviye devam edilir. Sonuç başarılı olmamışsa, diğer yönteme geçilir.

Görüldüğü gibi bir hastalığın standart bir tanımı ve tedavi şekli yoktur. Bu nedenle, hastalığınıza dair araştırma yaparken, o abuk subuk forum sitelerinde yazan bilgileri pek de ciddiye almamanızı öneririm. Bilimsel geçerlilikleri olmadığı gibi, tamamen kişiye özgü bilgiler taşıdığından, muhtemelen size de yanıltıcı bilgiler verecektir. Nitekim başlangıçta bu hataya ben de düştüğümden, tedavimi zora sokacak hatalarda bulunmuştum.

Hiç mi araştırma yapmamak gerek peki? Şöyle söyleyeyim: Araştırma yapmak kesinlikle gerekir ama iki noktaya dikkat ederek; birincisi doğru kaynaklardan araştırmak, ikincisi edinilen bilgilerin genel tanı olduğunu unutmayıp kişiselleştirmemek. Doğru kaynaklar nelerdir? Ben çoğunlukla üniversitelerin ders notlarını, bitirme tezlerini, bilimsel dergilerde yayınlanmış makaleleri okumayı tercih ediyorum. Bunun dışında hastanelerin ve/ya hekimlerin web sitelerinden kabaca bilgi alıyorum. Bunu yapmamın sebebi de şu: Glokom, daha önce de bahsettiğim gibi günümüz olanaklarına göre ömür boyu taşıyacağım bir hastalık. Defalarca başıma geldiği gibi, yine bir gün şehir merkezinden uzakta ve tek başıma olduğum bir zaman göz tansiyonum aniden yükselebilir ve başımın çaresine tek başıma bakmak zorunda kalabilirim. İlaçların etki etmediği bir durumda serum bağlatmak zorunda kalabilirim ve bulunduğum yerde sadece devlet hastanesi varsa, acildeki pratisyen hekimler serumun içeriğini bilmeyebilir. Yaşamadığım bir şey değil bu. Gece yarısı pratisyen hekimi kendim yönlendirerek bağlattım serumu bir keresinde. Araştırma yapmanın bir başka gereği de, örneğin beslenme ve glokom arasındaki ilişkiyi bana hiçbir hekimim söylemedi. Oysa kimi yiyeceklerin glokom hastaları için iyi olduğunu, kimi gıdaların ise glokoma iyi gelmediğini okumuştum. Araştırma yapmak bu yüzden gereklidir elbette ama her okuduğumuzun da kendi durumumuza uygun olmayabileceği gerçeğini göz ardı etmeyerek…

Tam burada önemli bir noktaya da değinmek istiyorum. Tedavi sürecinde doktor-hasta arasında kurulacak iletişim dili, tedavinin sağlıklı ilerlemesi için çok önemlidir. Hekimlerin hemen hepsinin sinirini en çok, “Ben internetten araştırdım, şöyle bir şey varmış” sözleri bozar. Hekiminize kesinlikle böyle bir şey söylememenizi öneririm. Kafanıza takılan konuyu, “Acaba şöyle şöyle şöyle bir şey olabilir mi” şeklinde sorabilirsiniz ama bu da yine internette herhangi bir sitede okuduğunuz, neidüğü belirsiz bilgi olmasın lütfen.

Şunu kesinlikle unutmayın: Hastalığınıza dair en gerçek bilgiyi, sadece tedavinizi sürdüren hekim verebilir. Çünkü o gerekli muayeneleri yapmış, durumunuzu görmüş, sorununuzun ne olup ne olmadığını anlamıştır. Bu yüzden, sağdan soldan gelecek her türlü tavsiyeye, her türlü fikre kulaklarınızı tıkayın ve hekiminizin söyledikleri dışında bir şey yapmayın. Ben, bir eczacı arkadaşımın yanlış yönlendirmesi nedeniyle iridotomi (irise lazerle delik açma işlemi) yaptırmaktan vazgeçtim, iki sene kaçtım ve şimdi tam 11 aydır onun sıkıntısıyla uğraşıyorum. 2015 ilkbaharında yaptırdım tabii ama, bazı şeyler için biraz geç kalmışım.  

Tabii burada gelebilecek itirazları da tahmin edebiliyorum. Her hekimin aynı duyarlılığı göstermediğini, bazen yanlış kararlar verebildiğini, daha da kötüsü hastayı para kaynağı olarak gördüğünü söyleyecekler olacaktır. Kesinlikle doğru. Her hekime aynı şekilde kayıtsız şartsız güvenmenin doğru olduğunu düşünmüyorum. Kaldı ki tıp tarihi, hekimlerin “Üç ay yaşamaz” dediği hastaların 30 sene turp gibi yaşadığını gösteren örneklerle dolu. Burada hastane ve doktor seçimi üzerinde ciddiyetle durmak gerekiyor. Bu konuya da bir önceki yazımda değinmiştim zaten.

Tıp biliminin aşağı yukarı nasıl ilerlediğini gördük. Nelere dikkat edip nelerden kaçınmamız gerektiği konusunda az çok bilgi sahibi olduk. Hekimle kuracağımız iletişim dilinde neye dikkat etmemiz gerektiğini anladık. Bunlara ek olarak bilinmesi gereken bir diğer konu da hasta hakları. Sağlık Bakanlığı’nın web sitesinden hasta haklarının ne olduğunu öğrenebilirsiniz: http://saglik.gov.tr/TR/belge/1-555/hasta-haklari-yonetmeligi.html